TANDOĞAN UYSAL
Niyazi Atare Dosyası: Linç mi, Hukuk mu?
Bodrum’da Yargı Süreci Başlarken: İnfaz Değil, Adalet Zamanı
Bodrum’da CHP’li meclis üyesi Niyazi Atare’nin rüşvet iddiasıyla gözaltına alınması, ilçede sert bir sarsıntı yarattı. Bir anda ortaya çıkan suçüstü iddiası, ardından sosyal medyada başlayan tartışmalar, hemen sonrasında da CHP’nin “kesin ihraç” talebi…
Evet, iddialar ciddi.
Evet, yargı gereğini yapmalı.
Ama daha soruşturma yeni başlamışken yaşananlar, toplum olarak içine düşmeye çok hevesli olduğumuz bir tuzağı hatırlatıyor:
Yargıdan önce infaz kültürü.
Bir insan henüz savunmasını dahi veremeden, deliller kamuoyunun önüne konulmadan, mahkeme kapısı görülmeden “suçlu” muamelesi görmekte. Ve siyaset de refleks olarak adım atınca, ortaya şöyle bir görüntü çıkıyor:
Vurmadan önce susturuyoruz, susturmadan önce yok sayıyoruz.
Kimse yanlış anlamasın; Atare’yi savunmak gibi bir görevim yok.
Kimseyi masum ilan etmek veya korumak gibi bir iddiam da yok.
Ama gazeteci olarak şunu söylemek boynumun borcu:
Henüz yargı başlamadan, karar verilmeden, parti disiplininden “kesin ihraç” adımı gelmesi — demokrasiye değil, refleks siyaset anlayışına yakışıyor.
Hukuk devletinde usul esastır.
Bir yanlış varsa, hukuk ortaya koyar.
Bir ihanet varsa, mahkeme tespit eder.
Ama hukuk sürecinden önce gelen siyasi cezalandırma refleksi, bugün Bodrum’da olduğu gibi, toplum vicdanını da yaralar.
Siyasi Operasyon Şüphesi de Dilin Ucunda
Türkiye’de son dönemde muhalif belediyelere yönelik operasyonlar, daha sonuç çıkmadan yargılamaların medya üzerinden yürütülmesi, bunun ardından gelen parti içi refleksler…
Bütün bunlar, ister istemez Bodrum için de şu soruyu gündeme taşıyor:
Burada sadece bir kişi mi yargılanıyor, yoksa siyasal iklimin Bodrum’a yansıması mı yaşanıyor?
Evet, bu şehir temiz siyaset ister.
Evet, kim doğrudan haksız bir işin içindeyse hesabını verir.
Ama unutulmasın:
Hesap sorulurken adalet terazisi bozulursa, geriye hukuksuzluk kalır.
Gazetecinin Görevi Bağırmak Değil, Gerçeği Yakalamaktır
Son günlerde konuşulanları, yayılan spekülasyonları, kulislerde dolaşan iddiaları ben de dikkatle izliyorum.
Ama her cümlemi, her bilgiyi, her yorumu gazeteci duyarlılığıyla ele alıyorum.
Çünkü şunu hiç unutmamak gerekir:
Bir insanın itibarı vardır. Onuru vardır. Ailesi vardır.
Henüz yargı başlamışken topluca linç moduna geçmek, kimseye yakışmaz.
Soğukkanlı olmak lazım.
Süreci izlemek, veriyle konuşmak lazım.
Gerçek er ya da geç çıkar.
Bugün olan biteni izliyoruz.
Ne fazlasını söyleyeceğiz, ne eksiğini.
Ne yargıdan önce hüküm vereceğiz, ne de meseleyi görmezden geleceğiz.
Bodrum adalet bekliyor.
Toplum netlik bekliyor.
Bu mesele kişisel değil;
Bodrum’un itibarı, yerel demokrasinin inancı ve kamu vicdanının güveniyle ilgili.
Şimdi ihtiyaç olan tek şey:
Sükûnetle gerçeğin ortaya çıkmasını beklemek.
İnfaz değil,
hesap değil,
manşet değil:
Adalet.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.