TANDOĞAN UYSAL
The Bodrum Cup: Betonun Arasında Bir Deniz Nefesi
Ben Bodrum’a her gelişimde farklı bir his yaşarım. Bazen masmavi koyların dinginliği, bazen dar sokakların telaşı, bazen de yükselen betonların yarattığı o burukluk… Ama bir şey var ki, her defasında bana yeniden umut verir: The Bodrum Cup.
Bir Yarıştan Çok Daha Fazlası
1989’dan bu yana düzenlenen bu yarış, benim için sadece bir spor organizasyonu değil. Yelkenlerin rüzgârla dansını izlerken, Bodrum’un ruhunu, geçmişini ve geleceğini aynı anda görürüm. Guletleriyle, amatör ve profesyonel denizcileriyle bu yarış, Bodrum’un denizle kurduğu dostluğu hatırlatır bana.
Dünyada az bulunur böyle bir organizasyon. Çünkü burada yalnızca profesyoneller değil, denize gönül veren herkes yelken basabilir. Seyirci olmak yetmez; işin içine karışır, rüzgârı hissedersiniz. İşte bu yüzden The Bodrum Cup, yalnızca Türkiye’de değil, dünya denizcilik tarihinde de ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Bodrum’u Dünyaya Anlatan Yelkenler
Her yıl sonbaharda düzenlenmesi, Bodrum’a ikinci bir hayat verir. Turizm sezonunun kapandığı sanılan günlerde, esnafın dükkânı yeniden canlanır, oteller ışıklarını yakar, restoranlarda sohbetler çoğalır.
Ve o beyaz evlerin, Bodrum Kalesi’nin, mavi denizin önünde süzülen yelkenlerin fotoğrafları dünya basınında yayıldığında… İşte o an Bodrum’un marka değeri paha biçilemez bir şekilde yükselir. Parayla satın alınamayacak bir tanıtımdır bu.
Betonun Gölgesinde Bir Umut
Ama itiraf etmeliyim; Bodrum her geçen gün biraz daha betonun gölgesine giriyor. Kıyılara oteller, koylara inşaatlar, doğaya meydan okuyan rant projeleri… Bazen insan “Acaba Bodrum kimliğini kaybeder mi?” diye kaygılanıyor.
İşte tam bu noktada The Bodrum Cup, bana bir vicdan gibi görünür. Yelkenler denize açıldığında, Bodrum hâlâ “biz bir deniz kentiyiz” diye haykırır. Betonların arasında bile bu ses, bu nefes, bu direniş vardır.
Geleceğe Bırakılacak En Değerli Miras
Benim için The Bodrum Cup, yalnızca bugünün değil, yarının da umududur. Çocuklara denizi sevdirmesi, gençlere yelken kültürünü öğretmesi, Bodrum’un özünü koruması… Bunlar, geleceğe bırakılacak en değerli miraslardır.
Kısacası The Bodrum Cup, bir yarış değildir. O, betonun arasından denize açılan bir nefes, özgürlüğün, dostluğun ve paylaşmanın simgesidir.
Ve ben, Bodrum’a her gelişimde bu yelkenleri gördüğümde, içimden hep aynı cümle geçer:
“İyi ki The Bodrum Cup var.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.