Zübeyda Fellahoğlu

Zübeyda Fellahoğlu

İNSANA SAYGI, AYDINLANMANIN GEREĞİDİR. ANCAK!

İNSANA SAYGI, AYDINLANMANIN GEREĞİDİR. ANCAK!

Şöyle çevreme bakıyorum, attığım başlığa uymayan öyle davranışlarla karşı karşıyayız ki.Her adım attığınızda bunlarla karşılaşmanız mümkün.

Bakıyorsunuz sabah işe gideceksiniz ki tam karşınızda balgamını kaldırıma atan bir adam.

İşte güne kötü başlamaya birinci etken.

Bir bakıyorsunuz ki işe gidiş-okula gidiş saati kaldırımlar kalabalık, sabah trafiği yoğun, bir işletme o saatte kaldırımı yıkıyor. Gelen geçenin ayak izleri ile tekrar çamur gibi oluyor kaldırım. Temizlik yapan çalışanın elinde hortum. Geçenlerin ayakları, elbiseleri ıslanıyor.

Yine aynı işyeri vileda kovasını kaldırımda herkesin geçiş yerine koymuş.

Alın size görüntü kirliliği.

Temizlik yaptığını zanneden işletme temizliğini mesai hareketliliği başlamadan önce bitiremez mi?

Üstelik işletmeler yıllardır temel şirket felsefelerinin insana saygı olduğundan bahsederler.

Çevreye kirlilik yaşatanların ıslah edilmesi, yerel yönetimlerin sorumluğundadır.

Günlük yaşamda hataları yapanlar yalnızca çevre kirliliği yaratanlar değil.

Yöneticilerin çalışanlara gösterdiği tutum ve sergilediği davranışlarda insana saygıdan uzak.

Düşüncelerine katılmayan insanlara bile tahammülü olmayanlar yönetimlerde ise yaptırım gücü de varsa vay halinize.

İşte o zaman önce sizi yok saymadan başlayıp-ötekileştirme-başka başka yakıştırmalarda bulunma, bezdirme politikasıyla sizi uzaklaştırma.

Bu tutumu siyasette görmek mümkün, yönetimde görmek mümkün.

Bu örnekleri yaşayan yüzlerce, hatta binlerce insanımız mevcut.

İnsan hata yapar mı?

Evet yapar.

Hata insana mahsustur.

Hata dediğin zaten farkında olmadan yapılan iştir.

Yanlış yapmak, mecburiyetten de doğabilir.

O zaman yanlışı telafi etmesini beklemek her erdemli kişinin, aydın kişinin sergileyeceği tavırdır.

Telafi etmesini beklemenin ne gibi zararı olur?

Hiç bir zararı da olmayacaktır.

Daha çok bir insan kazanacaksın.

Siyasetçinin-yöneticilerin-eşlerin-komşunun-işletme sahiplerinin bunu sorgulaması, hem aydın düşüncenin ürünü, hem de insana saygının ürünü olacaktır.

İnsan kazanmak yaşamımızın temel felsefesi değil mi?

Siyasette temel prensip insan kazanmak değil mi?

Yoksa çoğunluğu elde etmek mümkün olmayacaktır.

Bu yazı toplam 664 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Zübeyda Fellahoğlu Arşivi
SON YAZILAR