Erdal Çil
BU VATAN KİMİN?
Şüphesiz üzerinde yaşayanların. Onu sahiplenenlerin, ona omuz veren, can veren, kan verenlerin ve…
“Toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır” demiş Orhan Şaik Gökyay. Yani sadece üzerinde yaşayanların değil, aynı zamanda altında uzanan, canlarını bu vatan için vermiş şehitlerimizin emaneti bu vatan.
Sadece can verip kan dökmemişler, emek de vermişler. Bütün hünerlerini, terlerini, gözyaşlarını, bilgilerini, yeteneklerini bu vatan için kullanmışlar, medeniyet kurup bizlerin daha hür, daha başı dik yetişebilmemizi sağlamışlar.
Bugün bütün heybetiyle nazlı nazlı dalgalanan ay yıldızın gururu oralardan geliyor.
O zaman bize düşen de cumhuriyetle beraber 102 yılda eller ne yaptı, biz neler yaptık diye şöyle bir başımızı ellerimiz arasına alıp düşünmeyelim mi?
102 yıl önce İngiltere’nin başında yine bir kral vardı ve o kral 102 yıl önce dünyanın bir ucu diyeceğimiz mesafedeki ABD’ denen devlete ruh üfleyerek, omuz vererek dünyanın başına getirdi. Kendi de Yahudi sermayesi ve ideolojisiyle siyasallaştırdığı diniyle sömürge alanlarındaki hakimiyetini katlayarak, kurdukları küresel şirketlerle dünya siyasetini olduğu kadar dünya ekonomisini de avuçlarının içine almadı mı?
102 yıl önce İngilizceyi dünyada kaç kişi biliyor konuşuyordu, bugün kaç kişi konuşuyor?
Avrupa’nın neredeyse tamamı 102 yıldır ikinci dünya savaşıyla neredeyse tarumar olmuşken geldikleri nokta ortada ve çoğunun yönetim şekilleri cumhuriyet olsa da siyasi ve ekonomik yönden İngiliz ve Yahudi ittifakına bağlılıklarını hatta halklarına rağmen bir Filistin katliamında yöneticilerinin nasıl tutsakça hareket ettiklerine şahit olmadık mı, olmuyor muyuz?
Yine dünyanın öbür ucundaki Japonya, 102 yıl içinde yerle bir olmasına rağmen küllerinden dirilip bugün eskisinden de daha güçlü kalkmadı mı yerinden?
Ortadoğu coğrafyası tarihte olduğu gibi bugün de stratejik önemi olan bir coğrafyadır. Günümüzdeki önemi İngiliz Yahudi ittifakının güçlenip, Uzakdoğu ile çok büyüyen ticari ilişkilerinden sonra daha da artmıştır. Çünkü bu zenginliklerin batıya ulaşmasını sağlayan bütün kara, deniz ve hava yolları bu coğrafyadan geçmektedir. Bundan dolayı da bu güzergâh üzerinde ayaklarına bağ olabilecek unsurların temizliği ve güzergahın emniyeti son derece önem kazanmıştır. Dünün Osmanlısı gibi büyük ve sahaya hâkim bir yapı yerine ufak tefek ve aralarında ciddi siyasi, etnik, dini ayrılıklar bulunan bir sürü devletçikler bu yüzden bu 102 yıl içinde yine bu şer ittifakı tarafından kurulmadı mı?
102 yıl önce Amerikan Dolarının hakimiyet alanı ne kadardı bugün ne kadar? 102 yıl önce savaştan yeni çıkmış, cumhuriyeti yeni kurmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Lirası ile Amerikan Doları’nın kurları arasındaki oran 0,80 civarlarında iken 102 yıl içinde bu fark nerelere dayandı, ne müdahalelere maruz kalındı unuttuk mu, unutabilir miyiz?
102 yılda dünyada biyolojik insan tanımı (Homo Sapiens) artık ekonomik insan (Homo Economicus)’ a evrilmiş, Katolik dünyasının uyarıları, İslam aleminin feryatlarına rağmen aileyi ifsad ve cinsiyetsizleştirilme gibi İngiliz Yahudi projeleri tam gaz bütün dünyanın sosyal dengesini tahrip ederken biz 102 yılda bunların ne kadar farkına varabildik ve nerelerdeyiz?
Cumhuriyet elbette bir kazanım ama hak etmek, içini doldurmak da en az onun kadar önemli değil mi?
‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller yetiştireceklerdi öğretmenlerimiz, soruldu mu kendilerine? Yoksa halen aidiyet duydukları, kimliklerini taşıdıkları köksüz yapılara şövalyelik yapıp, onlara kapıkulu olma derdine mi düştü gençlerimiz?
Ne kadarı vatansever ne kadarı idealist ve değerlerine bağlı gençlerimizin?
Bizim dediğimiz değerlerimizden dilimizin, dinimizin ne kadarı bizim ve ne kadarına nasıl müdahaleler yapılarak tahrif edildiler ve biz cumhuriyet nesli olarak bunlara nasıl sahip çıkabildik?
Mesela düşünüyor musunuz hiç; bu dinin ne kadarı Sultan Alparslan’ ların, Yunus’
ların, Hacı Bektaş’ ların dini?
Bugün bu vatanın içinde gördüğümüz davranışların, yaşayan kültürün, ticaretin, ahlakın, yapılan siyasetin, konuşulan gündemin ne kadarı biz, bize ait ve bizden?
İşte bu vatan bütün bunları dert edinerek dertlenen, onlara çare arayarak çalışan, koşan, çırpınan, üretenlerin olmayı hak etmiyor mu?
Halen içi boş sloganlara, kısır çekişmelere, fani heveslere savrularak mı bu vatanı ve cumhuriyeti koruyacağız?
Hiç şüpheniz olmasın bu vatan, bu cumhuriyet bizim ve ilelebet de bizim olacak!
Yeter ki farkına varalım, değerini bilelim.
Erdal ÇİL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.