CANAN BAYKIZ

CANAN BAYKIZ

Yetiverse Gari Pek Hora Geçecek!

Yetiverse Gari Pek Hora Geçecek!

Geleneklerimizde vardır, bir acının üstünden kırkının geçmesini bekleriz. Bir yakınımızın kaybının idrak süresi aynı zamanda bizim hayata onsuz yeniden adapte olma süremizdir; 40 gün! Bebek doğar; “dünyaya adapte olması için kırk gün geçsin” deriz, onu muhafaza ederiz.

Ülkemizi etkileyen 6 Şubat depreminin ardından daha bir ay geçmeden, ölümün yüzü bilanço hesabı ile her gün artarak bize görünürken, depremzedeye ayar vermek moda oldu.

“İstediklerimizi kayda alıp yayınlayın, istemediklerimizi lütfen çekmeyin!” diyebilecek kadar yönetecek haldeyiz.

Depremzedelerin psikolojilerini nasıl etkiliyoruz? Düşünmeye gerek yok, doğum günü pastası ile yanına gidince onu afişe edebiliriz. Çünkü çalışıyoruz ve bunları kayda geçirmek lazım!

Hayrola seçim mi geçim mi derdiniz?

Yardımları siyasiler istisnasız kendi kişisel hesaplarından yaptığı için reklamını da istediği gibi yapma lüksüne sahip. Üstelik artık halkın irrite olduğu “ben yaptım, lütfettim” üslubuyla.  Yarın Ramazan yine teşrif edip iftar, sahur masalarına otururlarsa yeni moda bu olacak sanırım. Rüzgarı kendinden önce geliyor malum.  Bir şeyi itiraf edeyim; bunları artık yazarken bile tiksiniyorum. Dahası bu akıl tutulmasını yüreğim almıyor.

Enkazda bağırarak  can veren vatandaşlarımızın sesi kulağımızda hala canlı. Ceset kokularıyla dolu mahalleler benim ülkemde varlığını koruyor. Ama merak etmeyin vatandaş sebat ediyor, diyor ki bu kadar geniş alanda yaşandı afet, devletimin de yaraları sarmak için zamana ihtiyacı var.

KYK yurtlarına eşini, engelli kardeşini, evlatlarını emanet edip kendi annesinin, babasının, kardeşinin cesetlerini enkazdan çıkarmak için tek başına deprem bölgesine dönen babalar  var aramızda. Aynı aileden  onlarca kişiyi bir gecede yitirmiş, genç yaşına rağmen yetimlerinin sorumluluğunu almışlar doğurmadan ana olmuşlar var aramızda. Siz hangi acıyı ne ara sindirdiniz de yüzünüz gülümsüyor çektirdiğiniz fotoğraflarda ya da anlatsanıza biraz hangi yüzle güldüğünüzü?

Bugün gazetelerde manşetlere bak:

 “Türkiye seçime gidiyor, siyasi partilere 5 milyar TL dağıtılacak!”

“Kızılay’ın topladığı onca bağışa rağmen sattığı çadırlar, bölgede son tüketim tarihi geçmiş kavanozları gündemde ! “

Koordinasyonsuzluk paçamızdan akıyor, ama seçim sandıklarını nereye koysak acaba telaşı da var haber metinlerinde.

EYT’yi biz çıkardık! diye demeç verenlere “nerenizden?” diye sormak isteriz ancak cevabından endişeliyiz!

Liyakatsizliğiniz, obskürantizmi (bilmesincilik) gün geçtikçe daha çok besleyen haliniz ve pek tabii yeni sığ gerçekliği dayatan medyatikleşme çabalarınızdan içimiz çürüdü!

Halk, müsaade ederseniz acısını yaşamak istiyor. Yasını tutmak istiyor. Utanma yetinizin yerinde durduğuna inanmak istiyor. Velhasılı içini boşalttığınız ne kadar lüzumlu, bizi biz yapan kavram varsa hepsini yerinde ve sağlıklı bulmak istiyor. 

Unutmayın; içiniz kor gibi yanarken susmak acıların en beteridir.

Müsaade edin gerçekten içi acıyanlar bugün konuşsun, onlar konuşmuyorsa siz de kendi hesabınıza çalışma azminizi durdurun biraz!

 Hem zaten sizi her şeye rağmen yeterince dinlemediler mi? Bunca yaşanana rağmen sizin yanınızda olduklarını rekor bağış ve yardımlaşma örnekleri  ile göstermiyorlar mı ?

Vicdanınıza selam söyleyin, yetiversin gari…

Bu yazı toplam 1139 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
CANAN BAYKIZ Arşivi
SON YAZILAR