Şadi Ada Telli
Enerjinin Gizli İmparatorluğu
Enerjiyi kim kontrol ederse, geleceği o yazar. Bu cümle kulağa iddialı geliyor ama aslında insanlık tarihi boyunca hep böyle oldu. Ateşi kontrol eden ilkel topluluklar tanrılaştı, buhar makinesini kullanan medeniyetler imparatorluklar kurdu. Bugün ise enerji, sadece faturaları değil, küresel güçlerin tahtlarını da belirliyor ama asıl mesele şu: Enerjinin geleceği nerede?
Her saniye güneşten dünyaya 173 bin terawatt enerji geliyor. Bu, insanlığın bir yılda tükettiğinin on bin katı. Yani aslında gökyüzünde devasa bir bataryamız var fakat biz hâlâ yerin altına sondaj vuruyor, milyarlarca yıllık fosil yakıtı yakarak kendi gezegenimizi boğuyoruz. Çünkü güneşi hakkıyla kullanmaya başlarsak, trilyon dolarlık petrol ve doğalgaz imparatorlukları çöküyor. İşte bu yüzden “enerji devrimi” hep öteleniyor.
Bilimin diğer umudu füzyon enerjisi. Yani güneşi laboratuvarda taklit etmek. İki hidrojen atomunu birleştirip sınırsız enerji üretmek. ITER projesi onlarca yıldır “biraz daha 20 yıl” denilerek erteleniyor. Şunu soruyorum: Gerçekten mi bilimsel engeller var, yoksa enerjiyi elinde tutan güçler bu devrimin önüne bilerek mi set çekiyor?
Bir de hayal gibi görünen kara delik enerjisi var. Stephen Hawking’in öngördüğü “Hawking Radyasyonu” gerçekte kullanılabilirse, bir kara delikten çıkacak enerji milyarlarca yıl boyunca dünyayı besleyebilir. Bugün imkânsız görünüyor, evet ama hatırlayalım: İki yüz yıl önce güneş panelleri ya da nükleer enerji de “masal” sayılıyordu. Belki geleceğin mühendisleri enerjiyi gökte değil, evrenin karanlık boşluklarında arayacak.
Ama iş sadece enerjiyi bulmak değil, taşımakla da ilgili. Bugün üretilen elektriğin yaklaşık yüzde sekizi iletim hatlarında kayboluyor. Lityum piller dünyayı kurtarmaya yetmiyor. Hidrojen yakıt pilleri, süperiletken kablolar, hatta uzaydan dünyaya lazerle enerji aktarımı gibi projeler masal değil, şimdiden patentlenmiş fikirler. Sorun, bu teknolojilerin hangi güçlerin elinde şekilleneceği.
Tarih boyunca piramitler enerji kaynağı mıydı tartışmaları hep ilgi çekti. Bence asıl piramitler, bugün gökyüzünde dizilen güneş panelleri ya da yerin derinliklerinde inşa edilen füzyon reaktörleri olacak. Asıl soru ise şu: Bu yeni enerji çağını kim yönetecek? Devletler mi, şirketler mi, yoksa kendi elektriğini kendi üreten özgür bireyler mi? Çünkü enerji sadece bugünü değil, yarını da belirleyen en büyük mühendislik meydan okuması.
Ve bana sorarsanız, gelecek yüzyılın savaşları petrol için değil, enerjiyi kim kontrol edecek sorusu için çıkacak. O yüzden gökyüzüne baktığınızda sadece yıldızları değil, aynı zamanda geleceğin santrallerini de görmeye başlayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.