SİZİ ANLIYORUM BAYIM

- Sizi duymakta zorlanıyorum. Azıcık sesinizi yükseltebilir misiniz?

Ziyaretine gittiğimiz emekliliği yaklaşmış kurum amirinin bunu söylerken yüzünün mahcubiyetinden dolayı aldığı allığı hepimiz görmüştük. Uzun yıllar sınır boylarındaki şehirlerde görev yapmış, sıcak çatışmaların içinde bulunmuş ve kulaklarındaki işitme kaybı oralardan kalma, üzerinde yıllardır şerefle taşıdığı hatıralarındandı.

Yine ziyaretine gittiğimiz bir başka kurum amiri de küçük yaşlardan beri hayallerine giren fakülteyi kazanıp, son sınıfına gelmesine rağmen ülkenin içinde bulunduğu şartlardan ötürü o çok sevdiği okulunu üstelik son sınıfında bırakarak polis akademisine kaydolmuş ve memuriyetinin önemli bir bölümünü terörün en yoğun olduğu sınırlarda ve sınır ötelerinde çatışmalarla geçirmişti. Ziyaretimizi çoğunluğu edebiyat çevresinden arkadaşlarla yaptığımızdan söz dönüp dolaşıyor, kültüre, sanata, şiire geliyor ve kurum amirinin gözlerine yansıyan o pırıltıyı, cümlelerindeki o satır aralarından yakalamamız hiç de zor olmuyordu.

Yaptığımız iki ziyarette de benzer cümleleri kullanmıştık.

- Yazarsınız inşallah! Zira yazdıklarınızın çok güzel eserler olacağına dair hiç şüphemiz yok. Hem bunların genç meslektaşlarınıza ve milletimizin hafızasına da çok katkı sağlayacağı açıkken bunların fani olan ömrünüzle birlikte kaybolup gitmesine razı olamazsınız. Elimizden ne geliyorsa da bizim size bu konuda destek olacağımızı da unutmayın.

Kurumlara yapılan bu türden nezaket ziyaretlerini, hiçbir karşılık beklemeden gerçekleştirilen ve tamamen kurumu ve yöneticilerini anlamaya yönelik yapılan ziyaretleri sever ve önemserim. İçinde yaşadığımız şehri güzelleştirmeye, yaşam kalitesini arttırmaya gelen kurum yöneticilerinin şehri tanımalarına bu amaçla yapılan ziyaretlerin önemli katkı sağladığını düşünürüm. Onlara sağladığı katkı yanında ziyaret edenlere de önemli çıkarımlar sağladığı da bir gerçektir bu ziyaretlerin. Bizi biz yapan, bizi millet yapan ve devletle aramızdaki samimi bağları güçlendiren ilişkilerdir bu ziyaretler.

Son yıllarda, ülkemizin içinden geçtiği şu zor ve çetin dönemlerde özellikle mukaddesi olan kamu yöneticilerinin işlerinin daha zor olduğunda hiç şüphe yok. İçlerinde ne fırtınalar yaşadıklarını görebilmeniz için çok uzun gözlemler yapmanıza da gerek yok. Sessiz çığlıklarını duyabilmeniz için biraz olsun yakınlarında olup kelimelerine ve sessizliklerine kulak verip, gözlerine bakabilmeniz yeterli. Çok insanın, insan kalabilmek adına çok yorulduğu günümüzde bu derde çare olabilecek çok basit bir reçetedir bu aslında. Adına da halden anlamak diyoruz. Onların hallerini anlamaya gidiyoruz, görüşmemiz sırasında halleşiyoruz ve bu işi de içine başka bir şey katmaksızın yapabilirsek maksadın oluşmasından dolayı aldığımız enerji de cabası.

Eğer ziyaret edilen kişi veya edenler içinden narsist eğilimler gibi bir takım davranışsal rahatsızlıkları olan kişiler yoksa bu ziyaretlerin özellikle ziyaret edilenin kurumuna da olumlu olarak etkilerinin yansıdığını görebiliriz. Anlaşılmış olmak rahatlatır. Hayatımız boyunca aslında hep anlaşılmayı beklemez miyiz? Anlaşılmadığımız anda içimizde bekleyen bir şeyler yumruklaşır, düğümlenir ve atağa geçerek sorumlusunu bertaraf eder. Bizi en çok öfkelendiren, halimizden anlayacak durumdayken aslında karşımızdaki veya yanımızdaki insanın bir türlü buna muvaffak olamaması ya da bunu istememesidir. Zaten dünya üzerindeki kaosun en büyük sorumluları da halden anlamayan, keyfi ne isterse onu yapan ve asla empati kuramayan varlıklar değil midir?

Çok değil, gençlik yıllarımızı düşünüyorum da acı çeken birilerini gördüğümüzde onların yerine koyardık kendimizi ve anlamaya çalışırdık acılarını. Şimdi ise bana dokunmayan yılan bin yaşasın veya ben iyi olayım da aman zaten herkesin derdi kendine diyen bireyler haline bu kadar kısa zamanda gelmedik mi? Şimdi ise doğal olarak karşımıza çıkanların çoğu tıpkı bizim gibi bizi anlamaktan çok bizden yararlanmak derdindeler. Böyle olunca da içimizde biriken bir yığın patlamaya hazır toksik.

Ziyaret sırasında genç arkadaşlarımız da vardı. Kurum amirlerinin anlattıkları doğal olarak onları da çok etkiliyor, duygulandırıyordu ama anlatım aralarındaki duraklamalar, boğaza takılıp çıkmakta zorlanan, geçiştirilen kelimelerin sessizliği bizi bir ortak noktada birleştiriyordu. Dile gelenden çok dile gelmeyen o cümlelerin etkisi, özellikle bizim gibi kamu hizmetinde yıllanmış insanlar üzerinde daha etkili oluyor; susuyor, susarak göz göze geliyor, susarak anlıyorduk birbirimizi.

Vesselam: halden anlamak çok eşsiz, çok özel bir nimet ve dilerim ki çevreniz sizi anlayanlarla dolsun ve sizler de ‘ama’ sız, ‘fakat’ sız anlamaya çalışanlardan olasınız.

Bir Bestami Yazgan şiiriyle bitirelim.

Yar-ı sadık bilir halden

Aşk dersini alır gülden,

Karşılıksız ta gönülden

Sevenlere selam olsun.

Bu yazı toplam 74 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Çil Arşivi

KALEM DUR DERSE

24 Kasım 2025 Pazartesi 09:27

APİMUĞLA

18 Kasım 2025 Salı 13:55

KAYBOLAN ŞEHİR KAYBOLMAYAN BİRLİKTELİK

13 Kasım 2025 Perşembe 12:23

SUSARAK BÜYÜYENLER

06 Kasım 2025 Perşembe 09:59

BU VATAN KİMİN?

30 Ekim 2025 Perşembe 13:17

OSMAN YILMAZ ÖĞRETMEN

24 Ekim 2025 Cuma 11:51