SİNEM BARUT

SİNEM BARUT

BAZI YAZARLAR

BAZI YAZARLAR

Bazı yazarlarımızın hayatları da yazdıkları romanlar gibi aynı. Kitaplarını okumak yetmiyor bir de hayatlarını okuyasın geliyor. Şimdi yazarların tuhaf özelliklerine ve bilinmeyen yönlerine doğru kısa bir yolculuk yapalım. 
Fyodor Dostoyevski ile başlayalım. Kendisi tam bir kumar bağımlısıymış. Bizim günümüzde hala aktif olarak okumaya devam ettiğimiz kitaplarını aslında kumar borçlarını ödeyebilmek amacıyla yazıp sattığı kitaplardır.
Honore de Balzac ise tam bir kahve bağımlısıymış, günde neredeyse abartısız elli fincan kadar kahve içer ve evde kahve kalmayınca çekirdeklerini çiğnemiş. 
Monte Kristo Kontu çok çapkın bir adammış. Hatta o kadar çapkınmış ki evli olmasına rağmen ölümünün ardından yedi tane gayrimeşru çocuğu ortaya çııkmış.
Albert Schweitzer  filozof ve aynı zamanda bir doktor. Bu  yazarımız da aslında solakmış ama kedisi sol kolunda uyumayı sevdiği ve sürekli o kolunda olduğu için sağ koluyla yazabilmeyi öğrenmiş.
William Shakespeare oda bir tefeciymiş ve bu şekilde yazdığı kitaplardan daha fazla para kazanan bir ticaret adamı.
Edip Cansever’e gelelim. Yalnız bile değilim diyen Cansever antikacıydı. Geçimini otuz yıl boyunca kapalı çarşıda antika eşyalar satarak sağlamıştır.
Mark Twain’in uykusuzluk hastalığı varmış. Bu yüzden bir parkta, bankta yada banyoda aniden uyuyakalırmış. 
Truman Capote aşırı derecede takıntılı bir yazar. Aynı küllükte üçüncü sigarayı söndürmez, Cuma günleri hiçbir işe başlamaz ve nerde rakam görse toplamaya başlarmış. Hatta topladığı zaman sonucu uğursuz çıkan telefon numaralarının sahipleriyle bir daha telefonlaşmamış.
Ernest Hemingway söylentilere göre kitabı hakkında olumsuz yorumlar yapan bir eleştirmeni dövmüş. Charles Bukowski ise aşırı bir derecede alkolik bir yazarımızmış.
Lev Tolstoy  1828 de Moskova’da oldukça zengin bir ailenin çocuğu fakat 6 yaşında annesini 9 yaşında ise babasını kaybetmiş. Akrabalarının onu büyütmesiyle Tolstoy 17’sine geldiğinde ünversitede Hukuk ve Dil Bilimi okumaya başlamış. Ancak hocalarının gözünde ilgisiz ve öğrenme yeteneği olmayan bir öğrenciydi. Okulu bırakmış ve gitmiş orduya yazılmış. Belli bir zaman sonra orduyu da bırakmış ve iyice dağıtmaya başlamış. Hayatının bu zamanlarını yılar sonra yazdığı İtiraflarım isimli kitabında   şöyle anlatmış; içtim, kumarda kaybettim. Vaktimi anlamsız zamparalıklarla geçirdim. Köylülerime ihanet edip kumar borçları yüzünden topraklarını sattım. Yalan söyledim, insanları kandırdım. Kitapta yazan tüm suçları işledim. İşte ben bir 10 yılı böyle geçirdim. Derken uzun bir seyahate çıkan Tolstoy gittiği ülkelerde eğitim sistemini inceler  ve döndükten sonra köyünde cezanın, ödülün yada sınavların olmadığı bir okul açar. Hatta bazı ders kitaplarını da bizzat kendisi yazmaya başlar. Yıllar geçer evlenir ve bir sürü çocuğu olur. Hayata karşı olan igisini ve şüphesini hiç kaybetmemiştir. 67 yaşına geldiğinde bisiklet sürmeyi öğrenir. Çok zengindi fakat o lüksten çok sıkılmış. Sadece gerçeğin peşinde olan birisi. Tüm servetini köylülere dağıtmış ve aynı onlar gibi yaşamaya başlamış. 42 odalı malikanesini terk edip tek odalı bir barakada yaşamaya başlayan Tolstoy kendisini ve hayatı yeniden keşfetti. Gidilecek yeni yerler şahit olunacak yen hikayeler olduğunu bilen bu yazar son yolculuğuna çıkar. 82 yaşında bir tren garında öldü. Beş parasız, yalnız başına ölmeyi tercih etmiş. Arkasında olağan üstü harika eserler bırakarak.

Bu yazı toplam 415 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
SİNEM BARUT Arşivi

JOKER

26 Ocak 2023 Perşembe 11:19
SON YAZILAR